https://yasemin34-leyla.tr.gg

GÜNEYDOĞU VE KADIN



GÜNEYDOĞUDA KADIN OLMAK

http://superbabaanne.blogspot.com/2010/10/guneydoguda-kadin-olmak.html

 


Kadın olmak nedir bilirmisiniz bizim buralarda
Kadın emekçidir,işçidir.
Patron erkeğidir.

Kadın sevemez,sevilmez.
Kadın eşine hizmet eden,
Yemeğini pişiren,çocuklarını büyüten biridir.

Yemez yedirir,giymez giydirir çocuklarına garibimde,
sonunda koca düşman eder çocuklarını anasına.
Kadının hakkı yoktur ya çocuklarında.

Oysa kadın sevilmek ister,
Güzel sözler duymak ister kendince.
Dedim ya hakkı yoktur bunlara.

Yüce allah bile kadın-erkek ayrımı yapmaz.
Her ayetinde 'EY İNANANLAR' dedikçe,
Erkek bunu kendine göre yorumlar aklınca.
Sanki herşey erkeğin hakkıdır bu dünyada.

Kadın doğduğunda şanssızdır bizim buralarda.
Lohusa evinde suratlar asılır kız olunca.
Kadın 9 ay dua eder oğlan olsun diye,
oğlanda doğursa kaderi değişmez ya garibin.
yine aynı çile,yine aynı muamele,
dedim ya kadının değeri hiç yoktur bizim buralarda.

Eşeğin yükü hafif kalır,yükünün yanında.
Hep dayak yer,azar işitir yaptığı her hatada.
Doğruda yapsa birşey değişmez ya kadındır işte sonuçta.

Çalışmak ister 'OLMAZ' der koca,
kadının yeri evidir.
Gezmek ister 'OLMAZ' koca,
'ÇOK GEZEN TAVUK AYAĞINDA PİS GETİRİR' ya.

Hep izin almalı her davranışında,
dedim ya kadın olmak zordur bizim buralarda.

Oysa kadın İNSANDIR,kadın CANDIR,kadın CANANDIR.
Eline vur,ekmeğini al cinsinden SAFTIR.
Kadınını sevse nolur erkeği,
şımarır sanılır ya.
başedemez sanki sonra.

Kadın sevilse,saçı okşansa.ruhu okşansa
ne kaybedilir acaba?
dedim ya kadın olmak zordur bizim buralarda.

Korkar kadın sokağa atılırım diye,
Garibim çeker her türlü çileyi.
Erkek için ne farkeder
biri olmazsa öbürü var istediği anda,
Kadın için öylemi ya,
Allahta bir koca da.

Gelin giderken şöyle söylenir ona,
'DOĞDUĞUN YERDEN,ÖLDÜĞÜN YERE GİDİYORSUN'
'yani kaderin neyse onu göreceksin.
ölene kadar herşeyi çekeceksin' demektir ona.

Herşeye göz yumar garibim.
Dayağa,kötü söze,ezaya,cefaya hatta kumaya.
Kaynana kadın değildir sanki karşısında.
Yıllarca çektiği eziyetlerin acısını çıkarır gelininden aklınca.
Dedim ya kadın olmak zordur bizim buralarda.

Kadın haklarıda neymiş,
Okula bile gönderilmez ki hak bilsin garibim.
Okula gitsede ne farkedecek ki.
Yetişirken ezildikten sonra.

Kızlar şunu yapmaz,bunu yapmaz,
Ayıptır,günahtır diye diye büyütülür.
Yapanlar kınanır,törelere uyulur,vurulur.

Nefes almaya,yaşamaya hak tanınmazki
Hakkına sahip çıksın.
Daha neler yazılmazki kadınlar hakkında.

Ama sonunda hep yine aynı hikaye.
Hep dedim,hepte diyeceğim,
KADIN OLMAK ZORDUR BİZİM BURALARDA.

 

GÜNEYDOĞUDA KADIN OLMAK

SAMİRA ALTUNDAĞ

http://www.mardinilkhaber.com/yazi-detay.php?yazino=71

Kadınların önemli sorunlarından bazıları; nikâhsız beraberlikler, imam nikâhı ile yapılan evlilikler, berdel ve kumalık gibi evlilikler…

Şiddet, namus cinayeti dediğimiz kadın cinayetleri, ekonomik zorluklar ve emeklerinin sömürülmesi de kadınların yaşadığı sorunlardan bir kaçı. Hangi dernek, hangi kuruluş hak arama konusunda kadınları bilinçlendirebildi. Şiddet gören kadını boşanmayla güvene kavuşturamıyorsunuz bile. Sonrasında onu korumanız gerekirken yalnızlığa itiyorsunuz. Kadınların uzun süre sığınabileceği kamusal bir merkez yok. Kadın, devlet tarafından korunmalı ki ayakları üzerinde durabilsin.

Güneydoğu Anadolu bölgesi ekonomik yönden hala zor durumda, batıya özellikle İstanbul'a sürekli göç verebilmekte. Kadın burada da hayatla mücadele etmeye devam etmekte. Güneydoğuda kadının pek söz hakkı yok, bir evlilik konusunda söz babaya hatta dedeye ait ve maalesef küçük yaşta evlilik devam etmekte. Buda ilerde telafisi olmayacak sonuçlar doğurabilmektedir.

Biz kadınlar olarak sevmediğimiz ve kendi istediğimizle eşimizi seçemediğimiz bir evlilikte ileriki zamanlarda sorunları yaşıyoruz. Buda boşanmalara sebebiyet vermekte aileler yıkılmaktadır. Daha acısı buralarda boşanmalar maalesef töre cinayetleriyle sonuçlanmaktadır. Kadın istenilen evlilik olmaz ise bunu canıyla ödüyor. Kan davaları hala devam etmekte. İstenmeyen birine gitmemek için kaçan kız abisi tarafından şehrin göbeğinde vurulmaktadır.

Dünyanın hiçbir dininde, hiçbir mezhebinde ve hiçbir felsefesinde kadın, toplumumuzda olduğu gibi bir ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmüyor. Peki, bizim bir dinimiz, bir mezhebimiz ve hiçbir felsefemiz yok mu ki kadına ikinci sınıf muamelesi yapılıyor.

Bu soruya cevap, elhamdülillah Müslüman’ız. Müslüman’ız diyoruz ama İslamiyet’te cennet annelerin ayakları altındadır hadisini hatırlamayan Müslümanlardanız, yani eşitlikçi, demokratik, çağdaş düşünen toplumlardan geri olduğumuz gibi dinimizin bile bu çok zaruri vecibesini maalesef yerine getirmiyoruz.

Yapılan araştırmaya göre 2010 yılı içerisinde 76 kadın tecavüze, 45 kadın da tacize maruz kaldı. 18 kadının ölümü kuşkulu bulunurken, 13 kadın namus cinayetinde yaşamını yitirdi. Aile içi şiddete uğrayan kadınlardan 25'i hayatını kaybetti. 95'i ise yaralı olarak kurtuldu.

Biz kadınlara fırsat verilmesi halinde toplumumuza, ülkemize ve milletimize hem iş konusunda hem de toplumsal olarak yön verebilecek güçteyiz. Batı ülkelerinde verilen hakların yarısını biz Türkiye de verseler kadınların ne kadar fedakâr ve de faydalı işler yapabileceğimizi belirtmek istiyoruz. Bizim buralarda kadınları destekleyen kuruluşların sayısının artırılmasını istiyoruz. Halk Eğitim Merkezi (HEM), Çok Amaçlı Toplum Merkezi (ÇATOM) gibi kuruluşların daha etkili bir şekilde etkin faaliyet içinde olmalarını istiyoruz.

Unutulmamalıdır ki geleceğe yön verenler her zaman bir anne tarafından dünyaya gelir.

Selam ve dua ile…


Şelçuk Silsüpür

http://www.haberci71.com/yazar.asp?yaziID=6894

 

 

 

 

 

                        KADINA ŞİDDET, TACİZ VE “TÖRE CİNAYETLERİ”   

 

 

 

 

 

            İnsan Hakları Derneği’nin son yayınladığı rapora göre, Türkiye’de son yedi yılda 4 bin kadın öldürüldü, 3 bin kadın tacize uğradı ve 110 binin üzerinde cinsel saldırı gerçekleşti. İnsan Hakları Derneği’nin kadına yönelik şiddet raporu, vahim tabloyu gözler önüne serdi. Buna göre, 2011 yılının ilk 8 ayında 143 kadın öldürüldü, 76 kadın yaralandı. Mahkemelere 82 tecavüz vakası intikal ederken son 7 yılda toplam 4 bin 190 kadın erkekler tarafından öldürüldü. En fazla cinayet 1126 kadının katledildiği 2009 yılında işlendi.

 

 

Son 7 yılda tecavüz ve taciz gibi cinsel saldırılarda % 38’lik bir artış olması da Türk toplumu olarak utanç duymamız ve üzerinde düşünülmesi gereken bir konu…

 

 

 

 

 

            Kadın cinayetlerine neden olarak  “namus davası, yoksulluk, aldatma, kıskançlık, boşanma ve cinsel ilişkiye girmek istememe” olarak kayıtlara girmiş. Katil ve Taciz zanlılarının % 25’i 18 yaşından küçük. 18-30 yaşlarındaki zanlıların oranı da % 24 olarak kayıtlara geçmiş. 15 kadından 5’i eşi veya birlikte olduğu kişiler tarafından fiziksel şiddete maruz kalıyor. Bu ülkede binlerce kadın, cinsel saldırılara maruz kalıyor ve bu mağdur kadınların % 88’i aile, akraba, sevgili ve törelerden korktukları ve ayıplanma gerekçesiyle şikâyetçi olamıyorlar.            Adalet Bakanı Ergin, 2002-2009 yılları arasında kadına yönelik şiddet ve cinayetler nedeniyle toplam 12 bin 678 dava açıldığını belirtiyor. Bu davalarda 15 bin 564 kişi yargılanırken, bunlardan 5 bin 736’sı mahkûm olduğunu belirtiyor.  

 

 

 

 

 

            Gelelim Türk toplumunun kanayan yarası Töre cinayetlerine

 

 

 

 

 

            Ülkemizin hemen her yöresinde özellikle de Doğu-Güneydoğu başta olmak üzere kırsal kesimlerimizde geri kalmışlığın, cahilliğin ve eğitimsizliğin tetiklediği korkunç cinayetlerdir… Nedeni ne olursa olsun, Avrupa birliğine girmeye çalıştığımız şu günlerde medeni dünyadan ayrılarak, kadını mal olarak gören ortaçağ zihniyetine bir örnek teşkil eder.

 

 

 

 

 

            Amcaoğlu, eniştesi veya bir başkası tarafından tecavüz edilen, tecavüzcüyü cezalandırmak yerine babası veya erkek kardeşi tarafından öldürülerek kendini savcı, hâkim yerine koyarak  “namusumuz temizlendi” mantığıyla kendilerini aklamaya çalışan zavallı zihniyetleri düşünün… Bütün bu cinayetler sözde AİLE MECLİSLERİ tarafından maalesef TÖRE ve NAMUS adı altında kılıflandırarak topluma lanse edilmektedir.

 

 

 

 

 

            Töre cinayetleri kadınlarımızı vuruyor. Ülkemizin birçok bölgesinde göz kırpmadan işlenen bu cinayetler töreyi uygulayan kesim için bir gurur vesilesi bile olabiliyor. Siz buna ister eğitimsizlik deyin, ister ekonomik sebeplerle deyin bu cinayetlerin insanı hiçbir yanı da yok. En acısı da bu ülkede töre cinayetlerine af var, ceza indirimi bile var… Tecavüz, kürtaj, imam nikâhı, berdel, beşik kertmesi evlilikleri ve cinayetler… Bir genç kızımızın kısacık hayatında başına gelebilecek tüm kâbuslar silsilesidir töre cinayetleri…

 

 

 

 

 

Batman’da Urfa’da, Diyarbakır’da kısaca Türkiye’de peş peşe intihar eden veya öldürülen masum genç kızlarımızın sessiz çığlıklarını bu toplum duymalı artık…  

 

 

 

 

 

Çözüm olarak kadının, bir insan, bir anne ve bir eş olduğu gerçeğinden yola çıkarsak, kadın hakları ihlalleri dolaysıyla Töre cinayetlerinin çözümüne katkıda bulunmuş oluruz. Milyonlarca kız ve erkek çocuğumuzun okula dahi gidemediği, cahil kaldığı bir ülkede elbette Töre cinayetleri de olacak terörde…

 

 

 

 

 

            Soğukkanlılıkla işlenen ve işletilen hiçbir cinayet 'Töre' değildir. Hiçbir Töre kan almayı istemez veya emretmez. Çocuklarımızı okutarak cehaletle mücadele edilmelidir.

 

 

 

 

 

Kadınlarımızın başlık parası uğruna, çocuk yaşta, babası yaşında adamla zorla, evlendirilmesi engellenmelidir. Evliliklerde resmi nikâh yapılmalıdır.

 

 

 

 

 

İslam dininin “bir insan öldürmenin bütün insanlığı öldürmek” kadar sorumluluk yüklediğini insanlarımıza öğretmeliyiz. Kanunlarda Töre cinayetlerinde ceza indirimini getirmek bir yana cinayeti işleyenler için caydırıcı cezalar olmalıdır. Kadın, erkeğe verilmiş bir emanettir. Emanet ise korunur ve gözetilir. 

Montesquieu’un ‘‘Bir ülkede kadın ve erkeğin eğitimi eşit olsaydı, onların güç ve başarıları da aynı olurdu’’ sözünün gerçekleşmesi dileğiyle




 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol