https://yasemin34-leyla.tr.gg

KADIN ÇALIŞTAYI RAPORU

   

  KADIN ÇALIŞTAYI RAPORU

     



 
 
 

Kadın çalıştayından çağrı

Kadına yönelik şiddete acil önlem alınmalı

TUĞBA KAPLAN   -   07.03.2011

 

 

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Kadın Platformu ile Medialog platformunun ortaklaşa düzenlediği "Medyada Kadın Algısı, İstihdam ve İstismar Çalıştayı" dün yayımlanan sonuç bildirgesiyle sona erdi.

 

Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için acil önlem alınması istenen bildiride, öncelikli olarak medyada kadın vücudu teşhiri ve kadına yönelik kullanılan medya dilinin son bulması gerektiği vurgulandı. İki gün süren çalıştayın son gününde katılımcılarla beraber oluşturulan 10 maddelik acil eylem planı ile 20 maddelik çözüm önerileri paketinde, başörtülü kadınların medyadaki istihdamında ayrımcılığın önlenmesi için de adım atılmasının şart olduğu belirtildi.

Çalıştayın son gününde katılımcılarla beraber oluşturulan 10 maddelik acil eylem planı ile 20 maddelik bir çözüm önerisi oluşturuldu. Bu çalışmalara, yazar Yıldız Ramazanoğlu, Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu, Milliyet Gazetesi yazarı Mehveş Evin ve Yeni Şafak Gazetesi yazarı Özlem Albayrak başkanlık etti.

Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu, hali hazırdaki Basın Kanunu, İnsan Hakları ilkeleri ve RTÜK tarafından alınan kararların kağıt üzerinde kaldığını uygulamaya geçmediğini söyledi. İnceoğlu, mağdur durumdaki kadının onayı olmadan hikâyesinin yazılmaması gerektiğini söyledi. Medyanın öz denetiminde, vicdanî sorumluluğun uygulamaya geçirilmediğini dile getiren İnceoğlu, "Kamu yararını gözetmek adına bunlara dikkat edilmeli. Bu çalıştayda bunların çözümü adına bir nevi çağrı niteliğinde olsun diye konuştuk. Bu çalıştayın ses getireceğini düşünüyorum." diye konuştu.

Çalıştayın sonucunu değerlendiren Yazar Yıldız Ramazanoğlu da medyadaki ayrımcılığı 'en göze görünmez' olarak tarif etti. Çalıştayda kadına yönelik her türlü şiddetin, haksızlığın, adaletsizliğin açıklıkla dile getirldiğini kaydeden Ramazanoğlu, özellikle başörtülü kadınlara yönelik bütünüyle görmezden gelme , yok sayma ve statü kaybettirici, değersizleştirici yaklaşımların bir kez daha gün yüzüne çıktığını belirtti. Yazar Ramazanoğlu, konuşmasını şu temenniyle bitirdi:"Bundan sonra bu konuda da ayrımcılığın giderilmesi için gerekli hassasiyetin oluşabileceğini ve katkı vereceğine inanıyorum."

 

Sorunlar ve çözüm önerileri

"Medyada kadın yanlış ve eksik temsil edilmektedir." Çalıştayın sonuç bildirgesinde yer alan 10 maddelik sorunlardan bazıları şöyle:

Kadın, çoğunlukla özne değil tüketim nesnesi olarak sunulmaktadır: Reklamlarda tüketim maddesi olarak kullanılmaktalar. Birinci ve arka sayfalarda bedenleriyle, üçüncü sayfada mağdur olarak yer almaktalar. Dijital medyada kadınların sadece bedenleriyle gündeme gelmesi ve ayrımcı yaklaşım.

Medyada kadına karşı önyargı, cinsiyetçi yaklaşımlar, şablon ifadeler (fettan kadın vs.), nefret söyleminin yaygınlığı söz konusudur. Erkek egemen medya diliyle ilgili sorunlar göze çarpmaktadır.

Yaftalama ve etiketleme yoluyla kadının değersizleştirilmesi, itibarsızlaştırılması.

Sonuç bildirgesinde sorunların çözümüne yönelik sunulan 20 maddelik listedeki çözüm önerilerinden bazıları şöyle :

Türkiye'nin de taraf olduğu Avrupa Sınır Ötesi TV Sözleşmesi (1992) ve "Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi" (1985) sözleşmesine uyulması.

Başörtülü kadınların medyadaki istihdamında ayrımcılığın önlenmesi.

Kadınların, dinî, kültürel veya geleneksel yaşam tarzları veya cinsel yönelimleri nedeniyle istihdamda ayrımcılığa uğramasının engellenmesi.

Meclis'teki Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu benzeri bir mekanizmayı her medya grubunda kurmak.

Nefret üreten, kadına yönelik işlenen suçları olumlayan ve meşruiyet kazandıran medya diline son verilmesi

KADINA YÖNELİK ŞİDDET TAHSİL TANIMIYOR


Boşandığı profesör eşinden 6 yıl şiddet gören Psikolog E.K.'nın yaşadıkları (38), kadına yönelik şiddetin tahsil tanımadığını bir kez daha ortaya koydu

Evliliğinin üçüncü ayında eşinden fiziki şiddet görmeye başladığını vurgulayan E.K., yaşadıklarını şöyle anlattı: "İlk fiziksel şiddet, bir gece sabaha kadar sürdü. Kapılar kilitlendi, anahtarlar alındı, telefon kabloları söküldü, cep telefonları kırıldı, ağzım yüzüm paramparça oldu, tokatla değil yumrukla vuruyordu. 9 saate yakın eşimden şiddet gördüm. Sabah kalkamadığımı fark edince, kış dönemiydi dışarıdan kar getirdi, küveti karla doldurup olası bir iç kanama geçiriyorsam iç kanama dursun diye beni küvete soktu. 1-2 ay evden dışarı çıkamadım. Şikayet etmek istedim ama aileme zarar vereceği tehdidinde bulununca edemedim. Bir de sürekli (profesöre mi inanırlar sana mı inanırlar, şikayet etmeye kalkma) diyerek hep vazgeçiriyordu. Bu ne depreme benziyordu, ne de başka bir olaya, şiddet bambaşka bir şeydi. İlk şiddetten sonra değişeceğini söyleyerek, araya ailesini de koyarak beni ikna etti. Kadın hep maalesef yuvayı koruma içgüdüsüyle hareket ediyor.''


Anadolu Ajansı




 

 

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol